Endüstriyel Üretim Sektöründe Dijital Dönüşüm
Editör |Merhabalar. Bugün Dijital Stüdyoda Avni Bey ile birlikteyiz. Kendisi Türk Konfederasyonu Başkan Yardımcısı. Aynı zamanda da dijital dönüşüm komisyon başkanı. Endüstriyel üretim sektöründe dijital dönüşümü, tabii onunla birlikte hem üst yönetime hem çalışanlara neler getirdiğini ve şirketlerin bu alanda neler yapması gerektiğini değerlendiriyor olacağız. Hoş geldiniz öncelikle Avni Bey. Nasılsınız? İyiyim. Hoş bulduk. Beni konuk aldığınız için çok teşekkür ederim. Bu ekonomik koşullar hepimizi çok zorluyor. Bir yandan da tabii ki dünyayı da takip etmemiz lazım. Yani ister istemez bir gelişim gösteriyor bütün sektörler. Endüstri üretim daha da fazla bunu yaşayanlardan bir tanesi. Mavi yakanın oldukça fazla olduğu ama teknolojiyle birlikte de dönüşümün de fazla olduğu bir sektörden bahsediyoruz. Bizim de yakın zamanlarda yaptığımız bir teknoloji raporu var. Küresel olarak yayınlanıyor. Yakın zamanda Türkiye’deki müşterilerimizle de değerlendirdiğimiz bir versiyonu da aslında çıkıyor olacak. O rapora istinaden bir soruyla başlamak istiyorum. Tabii ki buradaki kritik şeylerden bir tanesi tabii ki teknolojiyi dönüştürüyoruz ama insana dönüşümüz de çok kritik. Özellikle üst yönetimin endişeleri acaba bu dönüşüme ayak uydurabilir miyiz? Bu esnada üretimde bir hız kaybı olur mu? Adaptasyondan kaynaklı bir aksaklık yaşanır mı? Ve benzeri gibi bir sürü kaygı var. Ve bu yüksek oranda %80 civarında bir oranda bu bağlamda da iki tür sonuca neden oluyor. Bir endişe. Acaba biz bu dijital dönüşümü kaçırıyor muyuz? Bir yandan da rekabetin aslında bu bağlamda biz arkasında kalıyor muyuz gibi iki perspektiften de hem kaygı var hem de bir aynı zamanda da takip anlamında da bir motivasyon var. Bu gitgeller esnasında sizce gerçekten bir kayıp gerçekleşiyor mu? Yoksa bu motivasyonla birlikte daha mı hızlanıyor? Ya da buradaki bir geride kalmak herhangi bir dezavantaja neden olur mu? Şöyle etraflıca bir teknoloji dönüşümü, dijital dönüşümü bir değerlendirebilir misiniz? Sorunun içinde de cevapları da barındırıyor. Üst yönetimin buna inanması gerekiyor. Üst yönetim genelde KOBİ ölçeğiyle ilgilenen bir kurumun temsilcisi olarak üst yönetimlerde genelde bunlar biraz masraf kalemi olarak görülüyordu işte son yıllara kadar. Günlük ihtiyaçları var tabii. Finansmana erişimle alakalı, stoklarıyla alakalı, üretimle alakalı. Bunlar öncelikli olduğu noktalarda teknoloji dönüşümü, dijital dönüşümü biraz erteleniyordu. Fakat makas öyle büyüdü ki yani bu işe erken başlayanlarla teknoloji dönüşümü henüz gerçekleştirmeyenler arasında makas öyle büyüdü ve verimlilik o kadar arttı ve rekabet anlamında o kadar öne geçtiler ki artık herkes bir adım atmak istiyor. Bunun için de üst yönetimin inanmasıyla başlıyor. Üst yönetimi nasıl inandırabiliriz? Açıkçası verimlilik artışını, maliyeti, tasarrufu net bir şekilde ortaya koyarak işte yapılan örneklerde rakiplerimizin nasıl rekabet avantajını sağladığını net bir şekilde ortaya koyarsak üst yönetim buna inanması lazım. Tabii ki de işin çalışanlar tarafında bir direnç her zaman oluyor. Herkes yaptığı şekilde işi devam ettirmek istiyor. Bu açıdan bir tek ben teknoloji yani bir yazılım satın alayım ne dönüşümde olmuyor. Bu bütüncül bir konu. Baştan aşağı buna üst yönetimini inanıp bir diğer personeline, ekip arkadaşlarına buna göre eğitim vermesi ve onları da inandırması gerekiyor. Bu uçurumun arttığından kaynaklı da artık bunun gerisinde kalanlar daha fazla kaynak ayırmak da durumunda aynı zamanda. Maalesef işte ekonomik konjonktür de herkesin öncelikleri ifade ettiğim gibi çok farklı olduğu için biraz erteleme tense artık öncelikle bence durum tespiti yapmak gerekiyor. Durumun kendileri belki teknolojinin ufak da olsa bir yerindeler. Önce durum tespitini yapıp daha sonra bir yol haritası oluşturmaları gerekiyor ve kademe kademe de ilerlemek gerekiyor. Çok ürkecek bir şey yok ama geride kalmak daha çok ürkülmesi gereken bir konu açıkçası. Burada tabii bir benzetmek gerekirse bir cisim yaklaşıyor teknoloji anlamında ve bu buradan çok bir kaçırımız yok açıkçası. Öbür türlü rekabette geri kalmaya başlıyoruz. Üretim hızı azalıyor vesaire. Diğer taraftan da Türkiye’deki genel olarak üretim sektörüne baktığımızda işte profile nasıl bir şirket profili olduğu aynı zamanda da çalışan profilinde de baktığımızda kurumsal hafızanın da arttırılması gerekliliği ortaya çıkıyor. Çünkü çalışanların çok deneyimli olması o değerli insanların ama belli bir noktadan sonra artık kendi özel hayatına dönecek gerçeği ister istemez oradaki know-how’ın bir şekilde aktarılması ihtiyacı. Bu da genelde teknolojiyle oluyor. Bugünün teknolojileri arasındaysa özellikle de her yerde konuşulan bir yapay zeka var. Tabii yapay zekayı dijital stüdyoda bol bol konuştuk. Birçok etkinlikte de konuşuyoruz. Her sektörde konuşulan bir hale dönüştü yapay zeka. Tabii burada üretken yapay zekanın daha fazla öne çıkması, yapay zeka kelimesini de biraz daha fazla böyle konuşmamıza neden oldu. Aynı şey endüstriyel üretim sektöründe de geçerli mi? Hangi alanlarda daha fazla kullanılmaya başladı? Bu farkındalık yeni mi çıktı? Hep var mıydı? Aslında endüstri 4.0 ile beraber üretimde veri toplamayla aslında bu işler ufak ufak da olsa başladı. Yapay zeka tabii bunu farklı boyuta da getirdiğini söyleyebiliriz. Özellikle toplanan verinin daha anlamlı hale gelmesini de sağladı yapay zeka. Bu sadece üretim hızı ile alakalı da değil. Kullanılan hammadde, tedarik zincirlerinin ilgili öngörüler yapabiliyor olması, aynı zamanda enerji tasarrufu gibi alanlarda yapay zekanın kullanımının firmalara pozitif katkısı olduğunu gözlemliyoruz. Özellikle mesela bakım maliyetlerinde çok ciddi ön plana çıktı. Çünkü bütün üretimlerden, sensörlerden ciddi veriler alabiliyor. Fakat yapay zeka bunu işte amiyane tabirle eğer buna dikkat etmezseniz işte üretimin şu kısmı duracak, şu kısmı arızalanacak gibi erkenden bunu uyarma mekanizmalarını da geliştirdiğini söyleyebiliriz. Yani şimdi bu uyarı mekanizması olmayan bir firmayla uyarı mekanizması olan yapay zekayı kullanmış bir firma arasında kimisi dakikalarca, saatlerce belki üretimi durdurmak gerekiyorken kimi bunu öngörüp planlayıp daha sonra böyle hareket etme şansı da sahip olabiliyor. Üretim bandını ona göre planlıyor. Belki de hiç durmadan devam ediyor. Yani belki tedarik zincirli ona göre ayarlıyor ve hiç durmadan da devam edebiliyor. Diğer taraftan da kalite kontrol anlamında yapay zekanın çok ön plana çıktığını söyleyebiliriz. Yani özellikle çok kritik sektörlerde işte havacılık, savunma sanayi ya da mikroçip üretimi gibi sektörlerde üretimdeki kalitenin neredeyse sıfır hatayla olması gerekiyor. Yapay zeka belki bunu görüntü işlemeyle göz insan gözünün tespit edemediği ve bazı makinelerin tespit edemediği yerlerde kalite kontrol anlamında da öne çıkabiliyor. Diğer taraftan da tabii tedarik zincirlerinde uçtan uca bütün sistemlerin konuştuğu bir dünyada yapay zeka bunların işte hammaddenin gelişimi, stokların planlanması, üretimin planlanması ve satışın öngörüsü ile beraber bunları çok daha görülebilir, erken tahmin edilebilir bir hale de getiriyor. Dolayısıyla istediğiniz zaman da müşteriye ulaşma şansı da bulabiliyorsunuz. Diğer tarafta tabii insanla yapay zekanın uyumu da oldukça önemli. Yani insan robot uyumu da oldukça önemli. O da ön plana çıkıyor. Özellikle rutin tekrar eden işleri robotlara işte yapay zeka destekli robotlara bırakarak insanların daha katma değerli işlerde, daha yaratıcılığını kullanabildiği işlerde kullanılabilmesini de sağlıyor. Bu açıdan aslında yapay zeka işlerimizi mi alacak diye de bir korku var aslında. Ya hayır almayacak aslında ama iyi bir takım oyuncusu olacak bizlere. Hani bu gözle de bakmak gerekiyor. Üretken yapay zeka da belki yarın öbür gün boardlarımızda oturacak bilemiyoruz. Hani belki yönetim kurulun örnekleri dünyada var. Yavaş yavaş da başladı. Hani belki yönetim kurullarında da oturacak ama tabii ki hani bu insanların işte şu andaki iletişimde bulunduğumuz ortamın yerini almasını çok mümkün bulmuyorum ben. Sadece rutin işlerde yapacak. Bazı işlerimizi çok daha verimli hale getirecek. Şimdi yaptığı gibi daha tasarruf yapmamızı sağlayacak. Ama onu iyi bir takım arkadaşı olarak konumlayıp ve firma stratejilerimizi de üretim stratejilerimizi de buna göre değiştirmek iyi bir çözüm olacaktır diye düşünüyorum. Ben dijital dönüşümü konuştuk şu anda. En fazla birçok raporda da her zaman önümüze çıkan yapay zekayı konuştuk. O sırada siz IOT’ye de endüstri 4.0’a da bağladınız. Çok doğru. Çünkü o veri gelmeden zaten biz bütün bun dediklerimizin hiçbirini kullanamayız. Enable edemeyiz. Buradan da ben akıllı fabrikalar konusuna birazcık geçmek istiyorum. Tabii hep fabrika gibi konuşuyoruz ama siz söylerken bir orada bir değer zincirinden bahsettiniz. Yani müşterinin bir talebi olacak. O talebi satışa döndüreceğiz. Dolayısıyla bu aslında bizim üretimimizi etkileyecek. Aynı zamanda o üretimi ve müşterinin talebini zamanında yetiştirmek için bakımdan bahsettiniz. Bunlar hepsi birbiriyle bağlantılı şeyler ve hepsini bir bütün içerisinde bir zincire bağladığımızda da keşke şöyle akıllı bir şeyler olsa ve bizim için nokta nokta planlasa her şeyi. O plana uygun bir şekilde hareket edilse dediğimiz şey de zaten akıllı fabrikalar. Hatta bunun dijital ikizleri ile birlikte bazı senaryoların onun üzerinde kurgulanıyor olması herhangi bir aksaklık ya da hiç beklenmedik bir duruma karşı alınacak yine planlamaların üzerinde senaryo bazlı üretiliyor olması gibi konulara da gidiyor. Bütün bunların hepsi de dijitalleşmeden geçiyor. Yani az önce konuştuğumuz şeyler müşteriden talebin gelmesi dediğimiz şeyi biz tutup not defterine yazarsak örneğin not defterlerini bulmamız lazım. Bütün satıcıların ve oradan da planlamaya geçmesi lazım gibi gibi konular var. Dijitalleşme artık bence kabul görmüş. Yani bu sohbetlerimizin birçoğunu eminim farklı platformlarda kurumların yöneticileri çalışanları konuşuyordur ama buradaki kritik başarı faktörleri nelerdir? Yani çünkü bunun yapılıp yapılamadığı yerler var. Siz de bunları deneyimleyen yöneticilerimizdensiniz. Diğer yöneticilere burada öneriniz ne olur? Öncelikle akıllı fabrika sadece teknoloji yatırımıyla da olmayayım. Burada insan faktörü en önemli ve belki firmanın kültürünün de buna izin veriyor olması lazım. Bir üst yönetimin inanması, bunu tüm kademelere inandırmasıyla başlıyor her şey. Diğer taraftan da yapay zekayı, robotları, insanı, sensörleri, yöneticileri başarılı bir şekilde, bütüncül bir şekilde entegre etmekle de kritik başarı faktörlerinden bir tanesi bence. Dijital dönüşüm de aynı zamanda teknolojiyi satın aldık, insanı eğittikle bitmiyor maalesef. Uzun bir yolculuk. Çünkü teknoloji sürekli değişiyor ve gerçekten kendinden öğrenebilen mekanizmalar, öğrenen yönetim kurulları, öğrenen platformlar, öğrenen robotlar yapmamız da gerekiyor. Bu yapay zekanın kritik rol oynadığı yerlerden biri de bu. Teknolojiyi hızlı adapte edebilme gücü firmaların aslında uzun vadeli kalabilecekleri, rekabetçi kalabilmelerinde de önemli bir yer tutuyor. Diğer taraftan veri yönetimini oldukça akıllı fabrikalar karar mekanizmalarına başrolüne koydular neredeyse. Alacakları kararları verilere göre alıyorlar. Çünkü gerçek verilere sahipler. Bu bahsettiğim gibi tedarik anlamında, hammadde anlamında, enerji tasarrufu anlamında, kaynakları doğru kullanma anlamında, lojistik anlamında baştan ocağı bütün verilere sahip olunca kararı da daha bilimsel, veriye dayalı bir şekilde alabiliyorsunuz. Bundan sonra yapacağınız yeni yatırım, yeni bir müşteri, yeni bir üretim hattı ile ilgili bu verilere gerçek kararı daha doğru bir şekilde almanızı da sağlıyor. İnsan makine birlikteliğini çok doğru kurgulamak gerekiyor. İnsanları biraz daha katma değerli işlere yönelmesini sağlayıp diğer taraftan da makinelere rutin işleri bırakmak gerekiyor. Bunun için de iyi bir eğitim politikasından da geçiyor. Yani aslında bazen verilen eğitimler maliyet kalemi olarak görülebiliyor ama gerçekten de işte bu verilen eğitimler belki üst yönetimin, yöneticilerin, ekip arkadaşlarımızın teknolojiyi daha hızlı takip edebilmeleri, dünyayı daha hızlı takip edebilmeleri için vizyon açıcı eğitimlerde olabiliyorlar. Bu açıdan işte insan kaynağının doğru eğitilebilmesi işte çağımızın niteliklerini hızlı adapte edebilmeleri de oldukça kritik. Tabii akıllı fabrikalar dedikçe siber güvenlik başlığı da ön plana çıkıyor. IoT teknolojisi büyüdükçe tüm sahayı savunmak gerekiyor artık. Çünkü baştan hocam tüm tedarik zincirlerinde akıllı bir yönetim varsa tüm tedarik zincirlerini de savunmak gerekiyor. Aynı şekilde. Bunun için de siber güvenlik stratejisini aslında akıllı fabrikaların da olmazsa olmazlarından biri. Belki göz ardı edilen bir konu ama bunun maliyeti de çok fazla oluyor. Eğer bir siber saldırıyla karşılaştığımız durumda. Bu açıdan bütün tedarik zincirlerini kademe kademe hepsine güvenlik önlemleri alıp bununla ilgili de çok ciddi bir strateji geliştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Özellikle önümüzdeki IOT’nin bireysel anlamlarda bile evlerimize kadar gireceğini düşündükçe gerek bireysel gerek endüstri anlamında siber güvenlikle ilgili mutlak bir strateji geliştirmek, bununla ilgili de aksiyon almak oldukça önemli bence. Ben bu siber güvenlik konusunu biraz şeye de benzetiyorum. Şimdi biz otomatikleştirdikçe yani robotlaştırdıkça ya da yazılımlarla birlikte sistemi kendi başına çalışır hem planlar hem de işte üretimi devamlılığını sağlar şekle dönüştürdükçe ne yapmış oluyoruz? Daha katma değerli işlere insanları yönlendiriyoruz. Katma değersiz güçle kuvvetle ya da işte şey manuel kontrolü olanları makineleri bırakıyoruz. O makineler için bir siber güvenlik konusuyla şu anda çalışan Mavi Yaka arkadaşlarımız için iş sağlığı ve güvenliği benzer bir şey. Doğru. Onu onunla değiştiriyoruz. Yani artık onun yerine siber güvenlik konumlandırılıyor. Bu da işin doğası gereği olması gereken şeyler aslında. Yani bu biraz akıllı fabrikaların bize kazançlarından da biri. İş sağlığı güvenliği ile alakalı. Artık eskisi kadar düşünmemize gerek yok. Çünkü rutin işleri insanlara bıraktık. Ama buna rağmen gereken şey bıraktığınız boşluktaki gibi iş sağlığı güvenliğini siber güvenliğe bırakmak oluyor. Çok doğru ifade ettiniz. Aynen. Orada tabii aslında başka kazançlar da var. Yani finansal kazançların, optimizasyon ve benzeri gibi şeylerin yanında da aslında insan sağlığını da orada korumaya yönelik başka faydaları da var. Tabii o dengenin, o faydayı hesaplamanın, katma değerin bir dengesi de var. Yani her şey manasına gelmiyor. Dijitalleşme deyince işte akıllı fabrikalar olsun ve benzeri gibi bir sürü konu bunun içerisine katabiliriz. Hep işte X yazılımını alalım, konumlandıralım, çalışsın. Evet. Şimdi dijitalleşti. Genelde de hep bu konular ERP ile başlar. Tabii ki finans, muhasebe, bankacılık entegrasyonu, ödeme sistemleri sonuçta kasada paranın lazım. Bu tabii ki core çok önemli temelde bir şey. Ve ama onunla biz dijitalleştik diye bakıyoruz. Yani böyle bakan kurumlar var. Ya da onu tamamlayıcı diğer çevresel teknolojileri koyduğumuzda işte evet dijitalleştik dediğimiz şeyler var. Ama bunları entegre etmedikçe işte o hani uçtan uca fırsatın oluşmasından en son ürünün teslim edilmesine kadarki olan bütün o değer zincirini kopuk olmayacak şekilde yapabilmek için bu sistemlerin entegre olması gerekiyor ve belki de en fazla vakit burada harcanıyor. Yani siz deneyimlerinize baktığınızda buradaki farklı bir görüşünüz var mı? Onu merak ettim. Açıkçası firmalar kendi tesp yani dijitalleşme yatırımı yaparken kendi öz durumlarının farkında olmadan da yapıyorlar. Genelde bu referansla oluyor. İşte bizim arkadaşın fabrikası şu yatırımı yapmış ve oldukça bir verimli hale getirilmiş. Ama öyle değil. Her ihtiyaç farklı. Her firma farklı. Dolayısıyla birisi için doğru olan bir örnek bizler için doğru olmayabiliyor. Birincisi gerçekten üst yönetimde bir çatlak olacak mı? O çok kritik. Çünkü bir çatlak olursa o çok hızlı manipüle edilebiliyor. Diyor ki işte üst yönetimcimiz bana sen eski halini Excel’de yap daha sonra aktarırsın dedi. Ama bu Excel’de yapınca yani bir şekilde o eskiye dönülünce ondan sonra işte zincirin en zayıf halkasından aslında zincir bozulmuş oluyor. Üst yönetimin inanması gerekli. Bununla ilgili de hemen bugünden yarına da dijitalleşemiyor. Böyle bir kültür oluşturmak gerekiyor. Kendinden öğrenebilen işte yaşam boyu öğrenci formatında yöneticiler gerekiyor firmanın içine. Bununla ilgili de öncelikle durum tespiti de almak gerekiyor ve sıklıkla karşılaşılan hata da bu. Kendisi için aslında çok büyük olabilecek bir yatırıma yapılıyor ama gerçekten ihtiyacı belki ilk etapta o değil. Kendi öz farkındalığımızı yapıp bunu belki de işte çok fazla tool var kullanılabilecek dijital ortamda ve bununla ilgili hizmet veren de çok firma var. Gerçekten neredesiniz? Nereye gitmeniz gerekiyor? Bununla ilgili yol haritası hazırlayan işte bizim Türkfed’in benzer çalışmaları da var. Böyle bir partnerle çalışmak, onlara güvenmek de doğru olabilir ve sonra adım adım gitmek de yani bir anda bütün sistemi entegre etmekten zor önce belki bir üretim hattıyla başlanabilir. Daha sonra tedarik zinciriyle yönetimiyle ilgili bir adım atılabilir. Yavaş yavaş kademe kademe yapmak bu işi biraz daha verimli ve daha uygulanabilir de kılıyor açıkçası. Ama baştan aşağı bunu yapabilmek bir yandan da güveni de gerektiriyor. Yani çünkü sizin hammadde aldığınız tedarikçiniz, lojistik partneriniz, müşteriniz, bununla alakalı da bütün sistemlerin birbiriyle konuşması ve belli şekilde uzun vadeli bir partnerliğinizin olması ve karşılıklı güvenin olması ya da güven olmayacaksa bile hangi veri alanlarının paylaşılacağının iyi bir IT stratejisiyle planlanması da gerekiyor. O açıdan buna uzun vadeli bir yolculuk diyoruz ya hep. Böyle bu şekilde yaklaşıp işte gerek eğitiminden tutun işte kültürüne kadar ve kademe kademe tedarik zincirinin her anlamına kadar geniş bir perspektifle bakmak ve uzun vadeli bir strateji uygulamak en doğru tercih gibi geliyor bana. Yani tercih dikimi olması burada çok kritik. Yani her kurumun dediğiniz gibi başka başka ihtiyaçları var. IT stratejisiyle birlikte iş dönüşümünün stratejisi ve hani az önce bahsettiğimiz gibi işte bu işin bir de siber güvenlik stratejisi var. Yani orada atılması gereken adımlar ya da dikkat edilmesi gereken hususlara dair var mıdır görüşleriniz? Tabii işte siber güvenlikle alakalı işte bütün tedarik zincirleriyle alakalı çok geniş bir yüzeyi korumamız gerekiyor. Eskiden sadece işte bir antivirüs programı alıp kendi bilgisayarlarımızı ya da serverlarımızı kullanıyorduk. Ama şu anda tek verimiz bulutta. Tedarikçimizin verisi nerede bilmiyoruz. Ondan anlık veri alabiliyoruz. Bu yüzden çok geniş bir yüzeyi savunmamız gerekiyor. Bu yüzden de işte biraz daha proaktif aslında hiç güvenlik noktasına gelmeden yani saldırı pozisyonuna gelmeden biraz bu planları da erken kapatmak gerekiyor. Hangi veri kimle paylaşılacak? Gece yarısı bir çalışanımız bir veriye erişiyorsa ona belki izin vermememiz gerekiyor. Yani sıfır güven politikası esas olması gerekiyor. Siber güvenlikte belki 2-3 kademeli güvenlik sistemleri almak gerekiyor olabilir. Diğer taraftan çok bekleyen bizleri bir yapay zeka konusu var. Yapay zeka işlemimizi kolaylaştırdığı gibi bir çift taraflı karanlık bir yön de var maalesef. Deeptech teknolojisi bunun önemli örneklerinden biri. Bununla ilgili de savunma sistemlerimizi EA’yı adapte edip bunları erken fark etmemiz, tespit etmemiz gerekiyor. Henüz kişisel olarak kullanıma girmedi ama kuantum teknolojisi geldikten sonra da şu an kullandığımız bütün şifreleme sistemleri de değişecek ve tamamen etkisiz hale gelecek. Bununla ilgili de bunu iyi gözlemleyip teknoloji nereye doğru gidiyor? Bunu da siber güvenlik politikalarımıza hızlıca entegre etmemiz de gerekiyor açıkçası. Bir de aslında insanın müdahalesine gerek kalmadan otonom sistemlerde kurmak bence önemli. Gerçekten bir siber güvenlik saldırısı olduğu zaman sistemin kendi kendine fark edip bunu kendi kendine bir uyarı mekanizması olmadan insana müdahalesine gerek kalmadan bunun önünü kesmesi gerekiyor. Çünkü 7/24 açık verimiz olacak ve 7/24 çalışan sistemlerimiz de olacak. İnsana ulaşmak her zaman mümkün olmayabilir. Bu da oldukça kritik. Daha sonra raporlamalarla tabii böyle bir saldırının geldiğini ekiple paylaşabiliriz. Yani bununla alakalı işte tedarik zincirlerinden çok gönderme yaptım. Müşterimizin siber güvenlik stratejilerini, tedarikçimizin siber güvenlik stratejilerini hepsini entegre etmemiz de oldukça önemli. Birbirleriyle konuşan ve hatta bütüncül yani tedarik zincirine baştan aşağı bakıp bununla alakalı entegre sistemler kurmak çok değerli olacaktır bence. Benim şirketim için kritik olan ve kaybettiğimde benim için sorun yaratacak olan şey ne? Bu bir veri mi? Üretim hattının durması mı? Başka bir şey mi? Bu dijital dönüşümde insandan bahsettik. Siber güvenlik açısından baktığımızda orada da insana zarar verecek şeylere neden olabilir. Yani tabii ki nasıl bir üretim yaptığımız, ne kadar tehlikeli olduğuna bağlı. Çok etraflıca düşünmek lazım. Son zamanlarda özellikle bu resilience konularını da etkiliyor. Varsa burada eklemek istedikleriniz. Yani ben de bunu diyecektim. Aslında çağımız bir dayanıklılık çağına dönüşmüş durumda. Bu siber dayanıklılık da bunun en önemli parçası. Çünkü siber saldırılar artık gerçekten kişisel hayatlarımızda bile göreceğimiz noktalara gelecek belki 5 yıl sonra. Bu açıdan bu siber saldırıyı aldıktan sonra ne kadar hızlı geri dönebiliyoruz? Bu en kritik konulardan biri olacak. Bir siber saldırıyı aldık. Bir güvenlik açığı bulundu. Yeni bir teknoloji geçti. Siber saldırıyı aldık. Belli anlamlı bir veriyi kaybettik. Bu veriyi ne zaman alabildik en yakın? Ya da nasıl geri döndürebiliyoruz? Bunu insan gücüyle mi yapıyoruz? Makine ile mi yapıyoruz? Ya da başka depoladığımız başka bir alternatif bir B planımız var mı? Buradan siber saldırıyı almaya rağmen hala ayakta durabiliyor olmak oldukça değerli. Bundan bence de siber dayanıklılık, siber güvenlik politikalarının yanında saldırı sonrası neler yapabileceğimize dair de bir planlama ihtiyacı ve siber dayanıklık en önemli konulardan biri olacak bence de. Dijital dönüştükçe sorumluluklar birazcık artıyor. Kesinlikle öyle. Peki Avni Bey biraz da geleceği konuşmak gerekirse önümüzdeki dönemde dijital dönüşümle ilgili ya da dijital teknolojilerle ilgili neler öngörüyorsunuz? Neler var sizce şirketleri bekleyen? Buraya dair de birkaç görüşünüzü alabilirsek. Tabii yani yapay zeka zaten olmazsa olmaz kullanım alanlarının çok yaygınlaşacağını söyleyebiliriz. Diğer taraftan bunu bakımda, müşteri hizmetlerinde işte belki chat robotlarında gerçekten hani KOBİ ölçeğinde bile bunun kullanılabilir olduğunu göreceğiz. Önümüzdeki yılda işte sağlık sektöründe, finans sektöründe, perakendede, üretimde yapay zekanın kullanımlarının çok artacağını düşünüyorum. Diğer taraftan da artık hibrit çalışma bir gerçeğimiz oldu. Bu açıdan da hibrit ve bulut tabanlı altyapılar da oldukça değerli olacak. Artık firmalarımız daha esnek ve erişilebilir şirketler haline geldi. Bu açıdan da veri güvenliği ve hibrit çalışma beraber birlikte çalışan ERP sistemlerinin yaygınlaşacağını düşünüyorum. Diğer taraftan işte bu akıllı fabrikalarda örneğini vermiştim. Veriyle karar alma. Sistem akıllılaştıkça verilerimiz daha anlamlı hale geliyor. Veriyi nereden topladığımız, nasıl topladığımız önemli olmasının yanında bu veriyi anlamlı hale getirip karar mekanizmalarına getirecek yapay zeka ajanları ortaya çıkacak. Bunların da bence üst yönetimlerde kullanımının daha artacağını düşünüyorum. Sürdürülebilirlik ve yeşil teknolojiler de tabii olmazsa olmazımız. Karbon yakalama teknolojileri, karbon nötrleme teknolojileri, dijitalleşme ile beraber aslında biz hep Türk Onfed olarak üçüz dönüşüm vizyonunu ortaya koyuyoruz. Yeşil dönüşüm, dijital dönüşüm, toplumsal dönüşüm. Bunlar birbirinden ayrılamaz. Yani yeşil işlerimizi karbon nötr hale getirirken bir yandan dijitalleşmeyle aslında enerji tasarrufu, hammadde kullanımı, kaynak kullanımı gibi bunları destekleyeceğiz. Diğer taraftan da insan da olmazsa olmazı, insanın da değişimi ve dönüşümüyle beraber bu ikisi daha da kuvvetlenecek. Bu üçünü bir arada düşündüğümüz noktada yapılacak teknoloji kararlarının artık bence yeşil karbon nötr ve iklim dostu teknolojiler olması gerektiği gerçeği de ortada. Ve son olarak da yapay zeka özellikle perakende de kişiselleştirilmiş müşteri deneyimi imkanı da sunacak. Herkes, her tüketici kendine özel hizmetler verecek. Belki bazı e-ticaret firmaları bunu çok iyi uyguluyor ama bunu artık böyle küçük ölçeklerde de görmeye başlayacağız. Yani belki baktığımız bir ürünü işte benzer ürünleri çok daha hızlı önerebilecekler ya da işte bunu email’ımızda işte bizim farklı sosyal platformlarda öneri olarak da göreceğiz. Bu da uzun vadeli önümüzdeki yıl hemen kısaca uygulamasını göreceğimiz alanlardan biri olabilir. Biz burada şunu birazcık konuşmuş olduk. Sektör olarak baktığımızda da endüstriyel üretim sektörü daha mavi yaka yoğun çalışanların olduğu, daha iş yükü üzerine çalışan bir sektör olmasına rağmen dijital anlamda da orada halen daha yapılacak çok şey yapılmış olan ve yapılacak daha çok şey olduğunu bugün değerlendirmiş olduk. Tabii bunun başka sorumluluklar getirdiğini işte insanların kaygısını ortadan kaldırmak, üst yönetimin motivasyonunu sağlamak, üst yönetimden dönüşüm başlatılması gibi konular varken yani kültürel anlamdaki bir dönüşüm varken bir yandan da işte veriyi, teknolojiyi ama yanında siber güvenliği ve bunların hepsini böyle bir konsolide edip yapay zekayla hepsini birden güçlendirmeyin yani fırsatı yaratırken riski de ortadan kaldıracak yine bizim için yapay zeka olabilir diye konuştuk. Tabii burada sürdürülebilirlik son zamanlardaki en kritik konulardan bir tanesi. Acaba teknolojiyle buna da destek olabilir miyiz diye konuştuk. Bu değerli görüşleriniz için ben çok teşekkür ederim. Katılımınız için de teşekkür ederim. Dijital stüdyoda dijital dönüşümü, teknolojiyi tabii ki yapay zekayı bolca konuşuyoruz. Bugün de Avni Bey ile birlikte endüstriyel üretim sektörünü değerlendirmiş olduk. Teşekkürler.
Dijital Dönüşüm ve Endüstriyel Üretim
Günümüzde dijital dönüşüm, endüstriyel üretim sektöründe önemli bir rol oynamaktadır. Teknolojinin hızla gelişmesiyle birlikte, şirketler rekabet avantajı elde etmek ve verimliliklerini artırmak için dijital dönüşüm süreçlerine odaklanmaktadır. Bu süreç, sadece teknolojik yatırımlarla sınırlı kalmayıp, aynı zamanda insan faktörünü de içermektedir. Üst yönetimin bu dönüşüme inanması ve çalışanların bu sürece adapte olması, başarılı bir dijital dönüşüm için kritik öneme sahiptir.
Yapay Zeka ve Endüstriyel Üretim
Yapay zeka, endüstriyel üretim sektöründe veri analizi, kalite kontrol ve tedarik zinciri yönetimi gibi alanlarda önemli katkılar sağlamaktadır. Yapay zeka destekli sistemler, üretim süreçlerini optimize ederek maliyetleri düşürmekte ve verimliliği artırmaktadır. Ayrıca, yapay zeka sayesinde toplanan veriler daha anlamlı hale gelmekte ve karar alma süreçlerinde etkin bir şekilde kullanılmaktadır.
Akıllı Fabrikalar ve Dijital İkizler
Akıllı fabrikalar, dijital dönüşümün en önemli unsurlarından biridir. Bu fabrikalar, üretim süreçlerini optimize etmek için dijital ikizler ve yapay zeka gibi teknolojileri kullanmaktadır. Dijital ikizler, gerçek dünyadaki üretim süreçlerinin sanal bir kopyasını oluşturarak, olası sorunları önceden tespit etmeye ve çözüm üretmeye yardımcı olmaktadır. Bu sayede, üretim süreçleri daha verimli ve kesintisiz bir şekilde yürütülebilmektedir.
Siber Güvenlik ve Dijital Dönüşüm
Dijital dönüşüm sürecinde siber güvenlik, göz ardı edilmemesi gereken bir konudur. IoT teknolojilerinin yaygınlaşmasıyla birlikte, siber saldırılara karşı daha geniş bir yüzey savunulması gerekmektedir. Bu nedenle, şirketlerin siber güvenlik stratejilerini güncellemeleri ve proaktif önlemler almaları önemlidir. Ayrıca, siber dayanıklılık da bu süreçte önemli bir rol oynamaktadır.
İnsan ve Yapay Zeka Uyumu
Yapay zeka ve insan uyumu, dijital dönüşüm sürecinde önemli bir faktördür. Rutin işleri yapay zeka destekli sistemlere bırakarak, insanları daha katma değerli işlere yönlendirmek mümkündür. Bu sayede, çalışanların yaratıcılıklarını kullanabilecekleri alanlar genişlemekte ve iş süreçleri daha verimli hale gelmektedir.
Gelecekte Dijital Dönüşüm
Gelecekte dijital dönüşüm, yapay zeka, hibrit çalışma modelleri ve sürdürülebilirlik gibi konular etrafında şekillenecektir. Yapay zeka, müşteri deneyimlerini kişiselleştirerek, şirketlerin rekabet avantajı elde etmelerine yardımcı olacaktır. Ayrıca, sürdürülebilirlik ve yeşil teknolojiler, dijital dönüşüm süreçlerinde önemli bir rol oynayacaktır.
Sonuç
Dijital dönüşüm, endüstriyel üretim sektöründe verimliliği artırmak ve rekabet avantajı elde etmek için kaçınılmaz bir süreçtir. Bu süreçte, yapay zeka, akıllı fabrikalar ve siber güvenlik gibi unsurlar önemli rol oynamaktadır. Ayrıca, insan faktörü ve kültürel dönüşüm de bu sürecin başarısı için kritik öneme sahiptir. Gelecekte, dijital dönüşüm süreçleri daha da yaygınlaşacak ve şirketlerin sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmalarına yardımcı olacaktır.